Arama İzni Çıkartıldı

23 Nisan 2016 Cumartesi

Türkçe rap üzerine;Şiirbaz-İlk dersim;insanlık öğretilmez içinde okulunun

Yıl 2012

Yaş 15-16

İdeoloji:Karışık

Hayat enerjisi:Orta seviye.

‘’Akşamlarım huzurluydu eğlencem sabahları
Annemin ısrarlarıyla bitirdiğim tabaklarım
Yanaklarım elma rengiydi hiç bir zaman kabak tadı
Vermemişti hayat o günler elde gazoz kapaklarım’’

Şiirbaz,sanırım Ankara’da kargaşa records tarafından düzenlenen bir yarışmada birinci olarak allame ile bir feat atmış ardından bir albüm çıkarmıştı.Çok büyük bir kitlesi yoktu ve hala da bu sayı artmış değil kendince profesyonel bir iş yapmaya sanıyorum 2013 yılında kurduğu-kurdukları- protest music stüdyosuyla başladı.Başlangıcı 2013 olarak gözükse de  o stüdyonun içini yüreği dışında doldurmaya 2015 sonları ve 2016 başlarında başladı.Şimdilerde 3 parçadan oluşacak bir albüm üçlemesi çıkartacağını söylüyor merakla beklediğim bir çalışma.Bu hafif wiki esintili bilgileri geçecek olursak dediğim gibi dinlemeye 2012 yılında denk geldiğim birkaç kaydıyla başladım.Sonrasında ise 2013 yılında allameyle yaptığı ‘’bir rapçinin hikayesi 2’’ ile bende sağlam bir yer edindi ve ardından sıkı bir şekilde tüm parçalarını takibe aldım.Her şarkısında en az üç dört cümlesi bende derin izler bırakıyordu yani gerçekten mahlasının hakkını veriyordu ve hala veriyor.Doğmamış kızına yazdığı mektupta söylediği ‘’Canım kızım ben baban ve eğer doğarsan oku bunu’’ ile başlayan ‘’Eylül’e Mektup’’ şarkısında adeta hayata dair dersleri-okul ve dersten ne kadar nefret etse de –ard arda sıralamış ve beni dinlerken dumur etmişti.Hayata dair olan bir diğer sözse o şarkıda ‘’Bir de gönül işlerine fazla kafa yorma bir tanem sabret, kaderinse bir gün seni bulur’’sözleri de beni gerçekten etkilemişti.Daha birçok böyle örnek verebilirim hatta youtube yorumlarımdan birisi de şöyleydi yakın zamanda çıkarttığı bir şarkı hakkında ‘’ baba seni ilk 4 yıl önce liseli yıllarda dinler karmakarışık olan kafamı devrim ve sola yatırmaya gayret ederdim büyüdük ama çok değil bi 4 yıl kadar,hala seni dinlerim ama kafam oturdu artık baba sadece dinlerim ve elimi kalbime koyar derinden bir respect derim sadece ve saygı duyarım yüreğine sağlık baba sağlıcakla’’.Dinlemeye başladığım yıllardaki kafa yapımın karmaşık olması dinlediğim ve okuduğum herşeye direk yönelmeme sebep oluyordu.Şiirbaz ve diğer rapçiler de bu duruma dahildi ama bunlar arasında beni en çok etkileyenlerin başında şiirbaz geliyordu.Popüler kültürün bir parçası olmayı reddettiği için belki kitlesi çok fazla yok ama en azından onu kalbine eline koyarak dinleyen insanlar oldukça fazla ve diğer popüler rap kitlelerinden oldukça samimi.İleride büyük kitlelere ulaşmasını elbet isterim ama umarım çizgisini bozmaz.Genel anlamda protest tavrın verdiği etkiyle ezilen ve ezenden bahsetmesi eleştirilse de 4 yıldır aynı şekilde devam ediyor.Parçasında Filistinden de bahsediyor-Özgürlük Filistinli bir çocuk ve elbet kimsesiz-bağdattan da hatta reyhanlıdan’da.Bir ayrım gözetmeksizin yapıyor bunu içinden geldiği gibi.Samimiyetin ve kararlığının çıkış amacı ezilen ve azınlıkların derdini anlattıkları bir müzik türü olan rap için ne kadar mühim olduğunu bana her parçasında gösterdiği ve hissettirdiği için ona minnettarım.Tekrar ve tekrar umarım ki bu kadar sağlam yazan bir rapçi hakettiği değeri görür ve büyük kitlelere sesini duyuyur.Bu ve başka konular hakkında yine aynı başlık üzerinden yazmaya devam edebilirim ne de olsa burası bir blog ve kafama ne esiyorsa o an onu yazıyorum.Sağlıcakla.



*Facebook üzerinden sorduğum ‘’bu tarz bir yazı yazsam sakıncası olur mu?’’ sorusuna verdiği’’ Ne istersen yapabilirsin gözüm. İfade özgürlügü temel bi haktır.’’ Cevabıyla da gönlümde edindiği yeri pekiştirdi.Saygılar sana olsun.

Takip etmek isteyen olursa eğer https://www.facebook.com/SiirBaz.BPM/.

Güneye Giderken

Bulutsuzluk özlemi,onlar Türk rock’ına  30 küsür senelerine veren efsane grup.Literatür onları ilk Türkçe sözlü alternatif rock grubu olarak tanımlıyor.Bense naçizane onları anadoluyu rock müziğe kazandıran efsanevi grup olarak tanımlıyorum.Tabii benim onları efsanevi olarak tanımlama nedenim sadece yaptıkları müzik değil protest tavırları lakin eleştirilen yanları da çok elbet,vokalistin sesi,şarkı sözlerinin yetersizliği ve ritim kaygısı eleştirilen konular arasında.Benim bunu yazma nedenimse sadece ve sadece şarkılar arasında zıpırdaken playlistimin ‘’Güneye Giderken’’ şarkısına geçmesi ve benim o an içime bir güney esintisi estirmeleri.Burada grubun wiki kaynaklı kuruluşu ve çalanlar hakkında bilgi içerikli şeyler yazmayacağım tabii ki benimki sadece solda yükselen güneşe çakılan bir selam olarak kalacak.Grup adına yapılan eleştirilerden biri Nejat abinin(vokal) sesi,çoğu sesinin kötü olduğu ve dinlenmeye değer olmadığını düşünüyor bense kendine özgü bir ses ve tonlaması olduğunu,şarkılarını dinlenir yapanın da bu olduğunu düşünüyorum.Tabii bunlar sadece benim düşüncelerim kişiden kişiye değişebilir,ben bu grubu dinlerken kendimi o şarkının içinde hissediyorum belki de biraz zorluyorum içinde hissetmek için ama sonuç olarak o güneşin sıcaklığını ve hafiften esen o rüzgarı hissedebiliyorum dinlerken bu sevmek ve dinlemek için yeterli bir neden olarak bende kalmaya devam edecek.Daha uzun uzadıya yazmak isterdim ama burası bir forum ya da sözlük değil bir blog,anlık şeyler ve yazmaya değer gördüğüm şeyleri barındırdığım bir yer.Bu şarkı da o anın verdiği sıcaklık sonucu bu yazıya ev sahipliği yapmış olup içimi ve sevenlerinin içini her zaman sıcak tutacaktır umarım sağlıcakla.

yeni bir başlangıç

2014 yılından itibaren yazmaya başladığım bu blogumu, yeni bir başlangıç için emekliye ayırıyorum. İlk yıllardan itibaren daha profesyonel d...