KOKU
‘’Koş!’’
Koşamıyordu. Ayağına takılan dikenli bir dal, bileğine kadar
yarmıştı ayağını. Arkadan gelenler hiç bakmadan yanından geçip gidiyorlardı.
Bir tek Raşit, Raşit sesleniyordu, bağırıyordu ona.
‘’Kooooş!’’
Raşit, tepeyi aşmak üzereydi. İhsan’ın bağrışını duyduğunda ancak
bakmıştı arkasına. İhsan’ı bırakmak istemezdi. Yüzlerce insanın, İhsan’ın
üstüne basa basa kaçmaya devam ettiklerini gördükçe dayanamadı. Tepeden geriye
doğru koşmaya başladı.
‘’İhsan, geliyorum!’’
İhsan, Raşit’e gelme diye bağırıyordu. Kabullenmişti geride
kalmayı, bırakılmayı. Bir kişinin daha onunla birlikte geride kalmasını
istemiyordu. Hele o kişinin Raşit olmasını, hiç istemiyordu. Raşit, bütün
gücüyle yokuştan aşağıya doğru koşmaya çalışıyordu fakat o kadar kalabalıktı ki
birilerine çarpmadan ilerlemesi imkansızdı. Tam o sırada yüzünde bir sıcaklık
hissetti, durdu. Etraf kırmızıya bürünmeye başlamıştı, bir dalın yüzünü
kesebileceğini düşündü anlık. Yanaklarına doğru kayan bir kırmızılık hissetti.
Sonrasında alnına götürdü parmaklarını, parmakları laciverde boyandı.
‘’Babam uyanıyooor! Aslı, kaaaç yakalanmayalım.’’
‘’Çocuklaaaar, rahat bırakın babanızı uyusun.’’
Aslı’yla İrem, babalarının yüzünü pastel boyalarıyla
boyuyorlardı. Bir Pazar kahvaltısı öncesi onlara göre kesinlikle böyle
olmalıydı.
Raşit uyandı. Kızları kovalayarak onlarla oyun oynuyordu.
Eşiyse mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordu. O sırada Raşit’in telefonu çaldı.
Arayan İhsan’dı.
‘’Müsait misin?’’
‘’Bir dakika bekle, kızlar var banyoya geçeyim.’’
‘’Raşit, dün gece hakkında konuşmamız lazım.’’
‘’O konuyu açmaman gerektiğini sana özellikle söyledim
İhsan.’’
‘’Ben yapamıyorum. Aklımdan çıkmıyor.’’
‘’Telefonda konuşmayalım. Yanına geleceğim öğleden sonra,
kimseyle konuşma ben gelene kadar.’’
‘’Tamam ama acele et.’’
Banyodan çıkan Raşit, eşinin yanına giderek ona kahvaltıdan
sonra dışarıda biraz işi olduğunu söyledi. Ailecek yaptıkları planı, haftaya
ertelemeleri gerektiğini söyledi. Eşi duruma üzülse de kötü bir şey olup
olmadığını sordu Raşit’e.
Raşit,
‘’Bir sıkıntı yok hayatım. İhsan’la iş hakkında konuşmamız
gerek yarın önemli bir görüşmemiz çıkmış, birkaç düzenleme yapmamız lazım.’’
Diyerek, durumu karısına açıkladı.
Kahvaltının ardından evden çıkan Raşit, İhsan’ın evine doğru
yürümeye başladı. Evleri yakın sayılırdı. Yürüyerek on on beş dakikada
gidilebiliyordu. Sakin tavırlarla yoluna devam eden Raşit, apartmana gelince
İhsan’ın ziline bastı. Kapı açıldı ve Raşit, asansöre bindi. İhsan 12.katta
oturuyordu. 12.kata gelince asansörden inen Raşit, 48 numaralı dairenin ziline
bastı.
İhsan kapıyı açtı ve
‘’Nerede kaldın, kaç saat oldu!’’
Stresli bir şekilde Raşit’ten hesap soruyordu. Raşit,
ayakkabılarını çıkartıp içeri girdiğinde bir koku hissetti. İçerisi ağır
şekilde ter kokuyordu. İhsan, kapıyı kapattı. Raşit birkaç adım daha attı.
Salonun girişinde yerde duran siyah tişörte gözü takıldı. Sesli bir şekilde,
‘’ Haaa siktir!’’
.
.
.
‘’Bazı şeyler havada kalmalı, Koku gibi.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
okuduğunuz yazıya dair yapacağınız yorumları esirgememeniz ümidiyle^^