yokluk
Harflerin yazı, kelimelerin ilkbaharı, cümlelerin sonbaharı
ve bütün bir paragrafın kışı…
Ve insanın tutunma telaşı takvimlere.
Öyle bir telaş ki toprak taneleri kadar kaygan avuç
içlerinde.
Öyle bir telaş ki yorgunluk yükler durur sırtımıza.
Bu telaştan atmak isterim kendimi yeşil bir yokluk bulup da.
Yoklukta bir su bulsam çarparım tek bir hamlede yüzüme.
Çarparım ki nefes alsın tenim, kurtulsun kirinden.
Bu, bütünüyle bir kaçışın öyküsüdür.
Kanımda gezen bir sıcaklık varlığın. Kanıma kan katan,
yüzümün rengini açan bir akış vücudumda. Gözlerim ki yokluğunun kokusuyla
tıkanınca koklar da görürüm gökyüzüne çizdiğimiz yolu. Gökyüzünde bir uçak ve
içinde biz varız ile başlayan bir kaçış tohumu iken bugün dev bir çınar
içimizdeki bu tutku.
Kaçalım.
Durmayalım.
Durursak utancımızdan bakamayalım ardımıza. Öyle bir kaçış olsun
ki bundan sonraki ‘’kalışlara’’ ültimatom içersin her bir adımında. Dünyanız sizin
olsun dercesine, üstümüzdeki pisliği yırtarak koşalım. Düzlükler, yeşillikler,
tepeler bizimdir.
Kendimize bir bildiridir.
Bütün kiri dünyaya atan temizlerden olmayalım. Biz
kirlenelim, toprak bizi bekler. Varsın temizlik, dürüstlük insanlara kalsın. Bu
dünyada gösterebilecekleri az da olsa dürüstlüğe ve iyiliğe ihtiyaçları var. Biz
sıkı sıkıya tuttuğumuz dalları bırakalım usulca. Bu dünyalık bizden bu kadar
olsun, kısmet başka dünyalara diyelim.
Bu bir vazgeçiştir.
Yalandan, samimiyet yoksunluğundan, yarından, dünden…
Ardımızda bir tek ardımız kalır.
Yoksun, yalnız ve kimsesiz bir art. Çekildikçe derinlere
siyaha tutku besleyen. Tutkusunu karanlıktan alan bir art. Kendimizi itinayla
çekip çıkarttığımız şu tek canlık oyunu yukardan izlediğimiz kadardır
harcadığımız emek.
Yokluk.
Bulutların üstüne konumlanmış ruhlar kadar hayali olmayı
yediremediğimiz bu yokluktan, yokluk peşimizi bırakana kadar kaçıyoruz,
kaçacağız. Yokluk birse biz ikiyiz.
İki.
Bir ben’e ve bir sen’e indirgenemeyecek kadar büyük bir
rakam. Yan yana geldiği vakit yeri titreten pamuktan bir yumruk.
İkimiz.
İçindekiler kısmıyla yaratılageldiğimiz şu dünyayı, kaynakça
kısmıyla teslim ediyoruz Tanrı’ya.
Son.
Yokluk bırakmadı peşimizi oysa bir adım daha atsak
kurtaracaktık kendimizi.
Yine etkileyici bir yazı... Hep yazınız, hep okuyalım. Varolun.
YanıtlaSil