Arama İzni Çıkartıldı

29 Kasım 2017 Çarşamba

AZ-RAIL


AZ-RAIL



En son bu köprüye geldiğimde hayata daha bir yakın, ölüme bir o kadar uzaktım. Bütün dünya dertlerine inat şimdi derin bir nefes çekiyorum tek tük geçen arabaların sesleri kulaklarımda. Yere o kadar sağlam basıyorum ki inanın Azrail dahi kıskanır kararlılığımı. Ölümü kabullenememek, Azrail’e saatlerce yalvarmak, af dilemek… Bunlara alışkın tabii kendisi. Bense kendi ayaklarımla gidiyorum O’na. Soğuk bir hava ve erken bir saat seçtim ki böleyim Azrail’in Pazar keyfini.
Sıcak yatağından bir fani için soğuk suların içine girsin son süratle diye. Kutsal bir rüzgar esiyor yüzüme dünya üzerinde, bulutlardan seyrediliyorum meleklerce diğer yandan da Şeytan avuçlarını ovuşturuyor bana baka baka. Pek bir keyfe geldi bütün parlak ışıklara, temiz beyazlara karşı. Vazgeçirmeye gelen bir insan evladı da yok henüz siftah yapamadım. Bugün kendime köprünün tam ortasını seçtim diğer günlerin aksine çünkü diğer günlerde korkuyordum. Bugünse zemin ölüm için fazlaca elverişli ve ben tam ortasındayım köprünün. Pislik dolu bir denizle buluşacak pislik bir beden, dimdik duruyor henüz güneşin dahi kendine yer edinemediği bir gökyüzünün altında. Ara sıra arkama bakıyorum, Akasya Durağı taktiğiyle ya da Japon itfaiyesi tekniğiyle alt edilmeyeyim diye. Oldukça temiz. Etrafım hiç olmadığı kadar temiz, şimdi fark ettim. Bugüne kadar neden hepiniz pisliğin tekiydiniz lan! Bugün mü temizlenesiniz geldi. Tertemizim, yüzümdeki tek kızarıklık keskin soğukluğun yanağımla girdiği ilişkiden çıkma bir allık sadece. Ve ben dimdik duruyorum boyumca bariyerlerin ardında. İlk adımı sağ ayak ile atıyorum, sonra ellerimle yukarı çekerek kendimi iki ayağımı da koyuyorum bariyerin ilk demirlerine. Sonra bir adım da ve yine çekiyorum kendimi yukarı ve deviriyorum kendimi bariyerin diğer tarafına doğru. Şimdi arkamda bıraktığım tek şey demir bir bariyer oldu. Ayaklarım küçük olsalar da biraz dışarıda kalıyor. Akan burnumu içime çekiyorum son sürat, ellerimi yüzüme sürüyorum hızlıca ve son kez saçlarımı yukarıya doğru atıyorum. Kafamı sallıyorum deli gibi, çok heyecanlıyım. Kendimi ileriye doğru hafiften bırakıyorum, rüzgara karşı bütün vücudumu açarak denize doğru düşüyorum. Denize düştüğüm gibi aşırı bir acı, kesin kırdım bir yerimi ya da deniz çarptı birden gövdeme. Derine doğru iniyorum iyice gözüm açık da olsa kapkaranlık denizin içi ve buz gibi. Korkuyorum, derin bir nefes almak isterken ciğerlerime soğuk sular dolmaya başlıyor, debeleniyorum. Hayır, debelenemiyorum. Vücuduma hakim olamıyorum, boğuluyorum morarmam bundan. Simsiyah bir gölge üstüme çöküyor hemen ve ben karşılıyorum onu bütün samimiyetimle. Yükseliyorum bedenimden uzaklara, bana tirip atan bir Azrail eşliğinde.

Galiba bitti, bittim.

1 yorum:

  1. Oldukca basarılı. Sonuna kadr okudum👍Bu arada blog kesf etk gelıyrö bnde beklerım

    YanıtlaSil

okuduğunuz yazıya dair yapacağınız yorumları esirgememeniz ümidiyle^^

yeni bir başlangıç

2014 yılından itibaren yazmaya başladığım bu blogumu, yeni bir başlangıç için emekliye ayırıyorum. İlk yıllardan itibaren daha profesyonel d...